Hapşırma ve Burun Akıntısı Hangi Alerji? Bir Bahar Sabahının Hikâyesi
Bahar sabahıydı. Güneşin altın gibi parladığı, kuşların uykudan uyanır gibi şakımaya başladığı o taze saatlerde Zeynep penceresini açtı. Derin bir nefes aldı… ve hemen ardından art arda üç defa hapşırdı. Burnu akmaya başlamış, gözleri sulanmıştı. “Yine başladı,” dedi içinden. Baharın gelişi, onun için çiçeklerin açması değil, mendil kutusunun bitmesi demekti.
Zeynep ve Ali: İki Farklı Yaklaşım, Tek Alerji
Zeynep’in yanında eşi Ali vardı. Ali, mühendis; planlı, mantıklı, stratejik bir adam. Zeynep ise insan ilişkilerinde derin, duygusal, her şeyi hissederek yaşayan bir kadındı.
O sabah kahvaltı masasında tablo şöyleydi: Zeynep burnunu çekerken, Ali bilgisayarını açmış, “hapşırma ve burun akıntısı neden olur?” diye arama yapıyordu.
“Bak,” dedi Ali, “burada diyor ki mevsimsel alerjiymiş. Polenler, çimenler, çiçek tozları… Vücudun savunma sistemi aşırı tepki veriyor.”
Zeynep hafifçe gülümsedi. “Yani doğa beni fazla seviyor, öyle mi?”
Ali ciddi bir ifadeyle devam etti:
“Histamin salgısı artıyor. Onun için antihistaminik kullanman gerek. Bu işi bilimle çözeceğiz.”
Zeynep ise burnunu çekerek pencereye baktı.
“Benim için bu, doğanın bana ‘dur ve dinlen’ demesi gibi,” dedi. “Belki de sadece fazla yoruldum, fazla maruz kaldım. Alerji bedenimin beni koruma biçimi.”
Hikâyenin Dönüm Noktası: Bir Doktor, Bir Gerçek
Bir hafta boyunca hapşırmalar, burun akıntıları, uykusuz geceler… Sonunda Ali, çözümü sistematik bir şekilde bulmak için Zeynep’i doktora götürdü.
Doktor, test sonuçlarına bakarken gülümsedi:
“Zeynep Hanım, sizde polen alerjisi var. Özellikle çayır otlarına karşı. Bahar aylarında havadaki polen oranı yükselince vücudunuz tepki veriyor. Hapşırma, burun akıntısı, göz sulanması hepsi bu yüzden.”
Zeynep başını salladı. “Yani her bahar aynı senaryo…”
Doktor gülerek ekledi:
“Evet, ama önlem alırsak bu senaryo biraz daha mutlu bir sonla bitebilir.”
Ali hemen stratejik planını yaptı:
HEPA filtreli hava temizleyici alındı.
Evin camları sabah saatlerinde kapalı tutuldu.
Polen yoğunluğu yüksek günlerde maske takılmaya başlandı.
Zeynep ise işin duygusal tarafında kalmayı sürdürdü.
Kendine küçük bir bahçe kurdu. İçine alerjisi olmayan bitkiler ekti. Nane, lavanta, aloe vera… “Doğayı dışlamadan onunla dost olmayı öğreniyorum,” diyordu.
Hangi Alerjiler Hapşırma ve Burun Akıntısına Neden Olur?
Hikâyenin sonunda öğrendikleri, aslında herkes için geçerli birkaç önemli gerçeği ortaya koydu:
Polen Alerjisi (Saman Nezlesi): Bahar ve yaz aylarında sık görülür. Çimen, ağaç ve yabani ot polenleri başlıca tetikleyicilerdir.
Ev Tozu Akarı Alerjisi: Özellikle kışın evde uzun süre vakit geçirildiğinde artar. Yatak, yorgan, halı gibi alanlarda yaşarlar.
Küf Alerjisi: Nemli alanlarda küf sporları solunduğunda burun akıntısı, hapşırma ve göz kaşıntısı görülür.
Hayvan Tüyü Alerjisi: Evcil hayvanların tüyleri veya deri parçaları, hassas kişilerde alerjik reaksiyonlara yol açar.
Zeynep’in polen alerjisi vardı ama bu hikâye sadece onunla sınırlı değildi.
Aslında, her “hapşu” bir hikâyeydi. Her burun akıntısı, vücudun bir “bana iyi bak” çağrısıydı.
Bir Nefeslik Farkındalık
Zeynep, artık her bahar geldiğinde hapşırmaktan şikâyet etmiyor. O hapşırığı, doğanın sesi gibi dinliyor. Ali ise her şeyin kaydını tutuyor; nem oranı, polen seviyesi, hava sıcaklığı…
İkisi, biri analitik diğeri duygusal, ama aynı amaçla yaşıyorlar: nefes alabilmek.
Ve belki de bu hikâyenin özeti tam da bu:
Ne olursa olsun, her hapşırığın ardında biraz sevgi, biraz doğa, biraz da insanlık var.
Senin Hikâyen Ne?
Senin de bahar geldiğinde burnun akıyor mu?
Evdeki kedin mi, yoksa pencereyi açtığında gelen polen bulutu mu seni hapşurtuyor?
Yorumlarda kendi “hapşu hikâyeni” paylaş. Belki de senin yaşadığın şey, bir başkasının çözümüne ilham olur. 🌸💬